Hüznün İnkırazı
Camda kaderin çizdiği ince bir çatlak,
Ne tam kırıkne de tam sağlam,
İki dünya arasında asılı kalmış bir rüya.
Işık süzülüyor içeri,
Bir yangının kendi sesine çarpması gibi
Altın tozları saçılıyor yüreğime.
Yine de yetmiyor ısınmaya,
Sesini yitirmiş bir şarkı gibi sönüyor içimde.
Zamanın sessiz feryadı tıkırdıyor duvarda,
Hep ileri, ama hep aynı yerde dönen,
Bir terazinin kefesinde tartılmış sanki.
Bir saniye öne atlasa fark eder mi?
Yoksa her şey bir yanılmaca mıdır,
Saatin tik takları arasında eriyen?
Gökyüzü düşmüş bir vinil gibi çizik çizik,
Bulutlar, dilini yutmuş birer yalancı tanık.
Bir damla düşse belki zamanın dikişsiz yerinden
Sızar ters bir ilahi.
Yağmur, gözyaşlarımı antik bir haritaya mı akıtıyor,
Yoksa kuyruğunu kemiren bir yılan gibi
Yalnızlığımı mı tüketiyor?
Bu hüzün bir çiviyi andırıyor
Zamanın tahtasına çakılmış,
Her damla, paslı bir çekiç darbesi...
Bir rüzgâr, tozlu sayfaları çeviriyor,
Tarihin ciltlerinden düşen bir yaprak,
O çatlaktan sızan ışığı tutuyorum.
Avucumda eriyen bir kar tanesi gibi,
Hem kayıp hem de bulunuş...
Mehmet Ali AL - Mardin