KUŞLU RÜYA
Eposta :

KUŞLU RÜYA

Bir kuş kondu bembeyaz bir rüyanın içine

Kanatları göğe muştu kaldırıyordu etraf yalazlanıyordu.

Ben bir duanın zarfa konup sırlı yollardan geçerken adresini aradığını

Ben zifiri bir denizin birdenbire sütliman olduğunu

Bahar toprağı gibi göğün çiçeklenişini…

Bembeyaz bir rüyanın içinde

Kuş göğünde annemi

Ve teselli olan yüzümü

Gördüm.

Görmeyi bilmediğim yıllar yaşadım

Görmeyi ve duymayı ve susmayı…

Ben unutuşları, bırakışları olmayan trenlere bindim;

vapurlardan indim.

Bir at arabasını taşıyan vagonlarda en ağır yük bendim.

Heybemde kırk düğüm endişeler, çırpınışlar,

korkular taşıdım,

İnsan olmanın bu yanıyla büyüdüm

Ben, dünyada bir soru işareti, bir bulanık cümle,

Belki de kelimesiz bir kitaptım, okumayı sökmeyen rahlelerde

Kavaklı, dümdüz arazilerden, ince ırmaklardan

alaca kuşlardan bağlar aradım;

Yerleşsem bir kuşun kanadı gibi hafifleyecektim.

Gülü mayısta uyanırken,

Itırlı mektupları güvercinlerden dökülürken,

Yakıp uçurduğum sözleri pencereme vururken

Gördüm bunca sene bunca gün bunca çizgi alnımda;

Zor öğrenendim, zor pişen bir taşlı tencereydi zihnim,

Her öğrendim dediğimde kayaları yaran bir selle

Afalladım.

Sonra yine bembeyaz rüyalara konan kuşlar gördüm.

Sonra yine annemli sabahlara uyandım.

Süre var mı, şimdi bir parça kalmış mı çakılların arasında?

Ve ebedî levhalarda bir parça, bin yıla değer mi?

Ben kuyulardan doğan peygamberler dinledim,

Sobası yeni tutuşturulmuş evlerde.

Ben, ümidi hep yitirsem de

Köşe başında bir lambası hep yanardı sokağın

Sonra şenlenirdi karla, pınarla, suyla,

Kürünlerde cıvıldayan ve kümelenen kuşlarla

Ve kuşlu rüyalarla

Süresizdi, dönenceydi, çarktı, bir âlemdi

Ağdı yere sonra tekrar göğe süzüldü.

Tanıdım ve şahidim ki

Gördüğüm hep kendi yüzümdü.

Sema TANRIVERDİOĞLU ERSÖZ - Ankara