BİR FİLİZ BİR KIVILCIM
Baharın her canlıda kendini gösterdiği dirilişin heyecanıyla takvimlerimizde işaretli iki özel gün vardır: 23 Nisan ve 19 Mayıs. Bu günler, birer anma olmanın ötesinde milletimizin uyanışını, azmini ve geleceğe olan inancını en saf hâliyle temsil eder. Her ne kadar farklı tarihlerde kutlansalar da bu iki milli bayram, aslında aynı ruhun; bağımsızlık ve hürriyet arayışının birbirini tamamlayan iki yansımasıdır.
23 Nisan, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunun ilan edildiği, Cumhuriyetimizin temellerinin atıldığı müstesna bir gündür. Ancak onunla birlikte zihinlerimizde canlanan esas tablo; sokakları şenlendiren, rengarenk giysileriyle neşe saçan çocuklardır. Onların gözlerindeki parıltı, taşıdıkları saf coşku; bu milletin yarınlarına duyulan sarsılmaz inancın bir göstergesidir. Çocukların dilinde "23 Nisan!" nidası, aslında büyük bir mirasa, bu ülkenin geleceğine sahip çıkma bilincinin en doğal ifadesidir. Bu coşku, sadece bir kutlama değil aynı zamanda ulusal iradenin ve bağımsızlığın sembolü olan Büyük Millet Meclisinin açılış ruhunu, gelecek nesillere aktarmanın paha biçilmez bir yoludur. Onlar, daha o günden Mustafa Kemal Ataturk'ün kendilerine duyduğu güvenin ve emanet ettiği kıymetli mirasın canlı temsilcileridir.
Bu coşkunun izinde kısa bir zaman sonra 19 Mayıs gelir. Bu tarih, Samsun'dan yakılan bağımsızlık meşalesinin milletin yeniden diriliş azminin başlangıcıdır. Gençliğe adanmış bu bayram, sadece bedensel bir dinamizmi değil aynı zamanda fikirsel bir uyanışı ve yenilenmeyi temsil eder. Gençlik, burada sadece bir yaş grubu olmaktan çıkar, ilerlemenin ve değişimin gücü haline gelir. Mustafa Kemal Atatürk'ün gençlere olan inancı, bu ülkenin kaderini şekillendirecek en büyük güç kaynağıdır. Türk gençliğine biçilen bir kaftan olan 19 Mayıs ruhu; zorluklar karşısında yılmamayı, hedefler belirlemeyi ve bu hedeflere ulaşmak için azimle çalışmayı simgeler. Gençlerin taşıdığı enerji, sorgulayan ve geleceğe umutla bakan gözleri; bu ülkenin sadece bugününü değil yarınlarını da şekillendirecek asıl dinamiktir.
Her iki bayram da milletimizin varoluş mücadelesinin ve geleceğe yönelik güçlü adımlarının birer nişanesidir. 23 Nisan'da çocuklarla filizlenen umut tohumları, 19 Mayıs'ta gençlerle kıvılcımlanan birer meşaleye dönüşür. Çünkü bugün elinde balonlarla koşan çocuk, yarın elinde bayrakla yürüyecek gençtir. Geçmişten alınan ilhamla bugünü anlamlandırma ve yarınları inşa etme sorumluluğunu bize hatırlatan bu milli günler, sadece birer anma değil aynı zamanda sürekli bir uyanışın ve geleceğe yürüyen adımların güçlü birer ifadesidir. Bu ruhu canlı tutmak ve gelecek nesillere aktarmak, her birimizin ortak ve kutsal vazifesidir.
Oktay KEÇİŞ - Ankara