FELSEFEYLE ÇOCUK EĞİTİMİ
Farklılık güzeldir. Bizi ayrıntılara götürerek farklılıkların güzelliğine tanık olmamızı sağlayan da çocuklar ve onların özgün, masum düşünceleridir. Çocukların düşüncelerini geliştirmek, çeşitlendirmek için onları düşünmeye sevk etmek gerekir.
Çocukların sosyal duygusal gelişimlerine yönelik çalışmalarla merak duygularının güçlendirilmesi gerekmektedir. Olgular ve kavramlar arasında bağlantı kurabilen, çağa uygun yöntem ve tekniklerle düşünebilen, düşüncelerini gerekçeleriyle ifade edebilen, kendini ve akranlarını kabul toleransı yüksek bireyler yetiştirmek için çocuklarımızın dünya görüşlerini genişletmek elzemdir. Ben de salgın döneminde -uzaktan eğitim yaparken öğrencilerimin öğrenme yollarını çeşitlendirmek için "Çocuklar İçin Felsefe" ile tanıştım.
Hepimizin malumu olduğu üzere bazı beceriler için kritik dönemler vardır. Öz bakım, yürüme, konuşma, okuma, yazma, dinleme, düşünme, sorgulama bunlardan bazılarıdır. Sokrates, kendini bilme ve diğerlerinin düşüncelerine dair düşünmeyi insan için en büyük iyilik olarak kabul eder. Sokratik yöntem olarak adlandırılan bu yöntemde soruya soruyla karşılık verme, düşünce doğurtma esas alınmaktadır. Düşüncesinin kendine mi ait yoksa emanet düşünce mi olduğu veya bir varsayım ya da ön yargı mı olduğu sorgulanır. Aslında burada düşüncenin kaynağı sorgulanmaktadır. Fikrini söyledikten sonra “çünkü” ile gerekçelendirme ve temellendirme çocuklarla felsefenin kazanımlarındandır.
Matthew Lipman; Çocuklar İçin Felsefe (Philosophy For Children - P4C) çocukların daha çok düşünen, ortaya bir yargı koyabilen, bu yargıyı savunabilen, gerekçelendirebilen, sorgulayabilen bireyler hâline gelmelerine yardımcı olmayı amaçlar.
Çember şeklinde oturmanın tercih edildiği uygulama esnasında öğretmen, kolaylaştırıcı rolüyle bir statü ve disiplin ögesi olmaktan sıyrılır, soruşturan topluluğun bir parçası hâline gelir. Sınıf düzeyine uygun kazanımları destekleyen bir kavram ve bu kavrama ilişkin bir masal, şiir, gazete haberi, şarkı veya görsel “uyaran” öğrencilere kolaylaştırıcı tarafından sunulur. Sunum esnasında önceden belirlenen kritik noktalarda sorular sorulur. Bu sorular başlangıç, ara geçiş ve kavram sorusu olarak farklı düzeydedir. Başlangıç sorusu anlama düzeyindeyken ara geçiş sorusu analiz ve sentez becerisini geliştirmeye yönelik olmalıdır. Böylece yakınsak düşünceden ıraksak düşünceye yönlendiren kavram sorusuyla soruşturma gerçekleştirilir. Kavramlarda yeterli derinleşme sağlandıktan sonra kolaylaştırıcı, soruşturma esnasında çocukların söylediği ifadeleri özetler, sabitler ve soruşturmayı bitirir.
Temelde düşünme becerilerini geliştirmeyi hedefleyen bu yaklaşımda yanlış ya da doğru cevap yoktur. Soruşturma esnasında çocuklardan diyalog şeklinde ilerlemesi, başkalarının düşüncesi üzerine düşünmesi; bunu yaparken de eleştirel, iş birlikçi ve özenli bir dil kullanması beklenmektedir.
Kolaylaştırıcının “yankılama” denilen teknik ile çocuklar arasında dengeyi koruması gerekir. Kendinden bir yorum katmaz; asla onayladığını veya karşı olduğunu belirten jest, mimik kullanmaz. Tarafsız ve cesaretlendiricidir. Yani der ki “Sen bu topluluğun bir parçasısın, seni görüyor ve duyuyorum. Fikirlerin benim için önemli.” Topluluk daha çok soru, daha çok merak ve şüphe ile ayrılır.
Dijitalleşme ile bilgiye çok hızlı ulaşılan bu dönemde çocuklarla felsefe disiplini müfredatta önemsenen sosyal ve duygusal öğrenmeye de atıf yapmaktadır. Çemberde yerini alan, esnek düşünceyle fikrini savunan çocukların önceden belirli kurallar çerçevesinde bireysel ve kolektif hedeflere ulaşmasının hazzı benim için tarifsizdir. Ailesinde, tüm eğitim ortamlarında ve sosyal ortamlarda yorumlama, analiz, sentez, tümevarım, tümdengelim, analoji, ayrıştırma, örüntüleme gibi üst düzey düşünme becerilerini kazanan çocukların yetişkinliğini düşlemek pek güzeldir.
Çocuklarla felsefe uygulamalarının sonucu nitel gözlemlerle ölçülebilmektedir. Soruşturma yapılan topluluktaki öğrencilerin dinleme, ifade edebilme yeterlilikleri ve tutumları, belli bir zaman sonra düşünsel ve dilsel yönden gelişir. Bizzat sınıfımda hem uzaktan eğitimde hem de yüz yüze eğitimde bunu deneyimledim. Öğrencilerimin ailelerine de bu tekniği uygulayıp ne yaptığımızı bilmelerini istedim çünkü aile desteği olmayan bir eğitim, çocuklar tarafından içselleştirilemez.
Felsefe uygulamalarının eğitimde sıkça kullanılması öğretmenin, öğrencinin, velinin dolayısıyla toplumun gelişimini desteklemektedir. Unutmayalım ki çocuğun dünyasındaki soruları çoğaltmak bizi daha güzel, eğlenceli, merak dolu bir dünyaya taşıyacaktır.