DÜNYA VE AVRUPA ŞAMPİYONALARI
Yarışmanın Amacı : Bir millî sporcu ve aynı zamanda öğretmen olarak ilk amacım ülkemizi her zaman en iyi şekilde temsil etmek, bayrağımızı göndere çektirmek ve İstiklal Marşımızı dünyaya dinletmektir. Bu yolda 2014 yılından günümüze kadar taekwondo branşında A millî sporcu olarak kariyerime devam etmekteyim. Kariyerim boyunca 4 Dünya ikinciliği, 6 Avrupa şampiyonluğu, 18 Türkiye şampiyonluğu olmak üzere toplamda 148 madalyaya sahip, birçok ulusal ve uluslararası şampiyonlukları olan bir sporcuyum. Şimdi ise yaşadığım tecrübelerimi ve bilgilerimi öğrencilerime aktarıyorum.
Yarışma Türü : Uluslararası
Yarışmayı Düzenleyen : Dünya Taekwondo Federasyonu
Ödül Sahibinin Adı : Gülsena KARAKUYULU ERTUNÇ-Eskişehir
Alınan Ödül : Avrupa Şampiyonluğu Birincilik
Başvuru Şekli : Türkiye Taekwondo Federasyonu (TTF)
Yarışma Hakkında : Taekwondoya başladıktan sonra maçlara girebilecek bilgi birikimine ve tekniğe sahip olmanız önemlidir. Taekwondo branşında en az 8 kuşak, en fazla 10 kuşak vardır. 8. kuşağa geldiğinizde lisansınız çıkarılarak maçlara girebilirsiniz. Lisanslı bir sporcunun hayatı özellikle profesyonel sporculuğa dönüştüğünde çok daha yoğun ve yorucudur. Bunlara hem fiziksel hem de zihinsel olarak hazırlanmak oldukça önemlidir. Avrupa ve Dünya şampiyonaları çok daha zorlu boyutlardadır. Ülkemizde millî takıma girmek için elemelerden geçmek gerekiyor. Bu elemeler sırasıyla il, grup ve bölge şampiyonaları ile Türkiye şampiyonası şeklinde ilerliyor. Türkiye şampiyonasında şampiyon olduktan sonra millî takım seçmelerine katılıyoruz ve oradan da galip çıkarsak Dünya ve Avrupa şampiyonalarına katılmaya hak kazanıyor ve elimizden geldiğince ülkemizi en iyi şekilde temsil ediyoruz. Spordan elde ettiğim başarıların yalnızca benim üzerimde değil aynı zamanda öğrencilerim üzerinde de birçok olumlu yansıması olmaktadır.
Bir millî sporcunun bizzat kendi öğretmenlerinin olması çocuklara inanılmaz bir mutluluk veriyor.
Bu sevinçlerini her fırsatta dile getirmeleri benim için ayrıca bir kıvançtır. Önceden spor ve sporcu kavramları rastgele bir sözcüktü onlar için. Şimdi birçoğu farklı branşlarda spora başladı ve artık sporu bir yaşam tarzına dönüştürdüler. Her dersin başında “Öğretmenim ben şu branşa başladım, sizin gibi ileride büyük bir şampiyon olacağım veya sizin gibi olmak için neler yapmam gerekiyor?” gibi birçok soruyla karşılaşıyorum. Öğrencilerim aslında benim üzerimden bir sporcunun hayatını gözlemleme fırsatı buluyor. Ülkemi temsil etmekten ve birçok başarı kazanmış olmamdan çevremde gördüğüm saygı, tanınırlık, disiplinli ve programlı bir hayatın önemi gibi birçok konuda rol modeli oluyorum. Benim için en önemlisi ise öğrencilerime okulun ve sporun ayrılmaz bir bütün olduğu bilincini öğretmiş olmaktır. Beni ilk tanıdıklarında okul ile sporu nasıl bir arada yürütebildiğimi merak ediyorlardı. Zamanla sporun matematik, fen, Türkçe ile ilişkili olduğunu ve sporcunun öncelikle kendi vücudunu tanıması gerektiğini anladılar. Ülkemizi yurt dışında temsil ederken sadece sahalarda değil aynı zamanda saha dışında da bilgimizle, duruşumuzla kısacası her hareketimizle ülkemizi temsil etmemiz gerektiğini anlatarak derslerin spora engel olmadığını iyi bir plan, disiplinli ve programlı hayat ile istedikleri her şeyi başarabileceklerinin mümkün olduğunu gösteriyorum. Maç programlarımı araştırıp öğreniyorlar ve maça benimle mental olarak hazırlanıyorlar, heyecanlanıyorlar hatta rakiplerimi evde araştırıp bana taktik verdikleri bile oluyor. Kısacası öğrencilerimin üzerinde sporun olumlu yansımalarını görmek, onlara örnek olabilmek beni çok gururlandırıyor.