AĞAÇLAR
Küçük bir tohumdan toprağı çatlatıp kendi hayatına serpilen her ağaç, küçük dünyasından büyük âlemi seyreyler.
Dokunun, göreceksiniz.
Dokundukça ağacın sesini duyarsınız. İnler, gülümser, ağlar ve sever. Her ağaç yaşadığını haykırır gibi göklere uzanır. Dalları hep ilerler. Sonsuz bir mütevazılığın hassas kolları gibidir o dallar. Kucak açmış gibi durur karşınızda.
Sarılın. Sarılın ki güvenmenin rahatlığını yaşayın.
Güvenin. Güvenin ki varlıklarına borçlu olduğumuz gerçeğini teslimiyetle birleştirin.
Her ağaç büyük veya küçük olmasına aldırmadan mücadele eder yıllarca. Görünen güzelliğinden fazlasını gizler köklerinde. O köklerle konuşur ağaçlar birbiriyle. İnsafsızlığımızı, kötülüğümüzü bilmelerine rağmen yine de konuşurlar bizimle, sevecenlikle. Kökleriyle paylaşır, kökleriyle yaşarlar birlikte. Bazen o kökler toprağın yüzeyinden uzatır başını. Korkar belki de ama yine de güvenli sığınağından devam eder yoluna, takip edilesi yoluna.
Köklerini dışarıya vuran ağaçlar, bağlılığın asaletini sergiler. Hiçbir ağaç doğanın gerçeğinden ayrı düşmez ve hiçbir ağaç özgürlüğünden kaçmaz. Gövdesini çevreleyen kabuğun karmaşık dünyası, hayatın akışındaki kırılmaları gözler önüne serer. Dallarındaki bereket, aşkın büyüklüğü karşısında saygıyla eğilir. Meyveleri ise doğurganlığın sonsuz ırmağının hediyeleridir. Ve hiçbir ağaç, sevdanın yolunu sağlamlaştırmadan hayatını idame ettirmez.
Dokunun, göreceksiniz.
Kadim kültürlerde, efsanelerde dokunaklı metaforlar hâlinde gülümseyen ağaçlar yeri gelir hayatı, yeri gelir doğumu, yeri gelir mutluluğu, bazen ebediyeti ve bereketi kimi zaman da bilginin ve hayatın hakikatini işaret eder. Bilgedir ağaçlar. Konuşun, dinlediklerini hissedeceksiniz. Sarılın, sarmalandığınızı derinliklerde tadacaksınız. Her ağaç, gökyüzüne uzanan bir merdiven misali fikir dünyanızı yukarılara taşıyacak. Ve her ağaç karakter sahibi olduğunu bakışlarınızla buluştuğunda size anlatacak.
Dokunun, göreceksiniz.