KUZEYİN KALBİ
Mavi ile yeşilin buluştuğu, güneşin denizden batıp denizden doğduğu, sahilinin şifa kaynağı siyah kumla dolduğu, Karadeniz’in incisi, gelenlerin unutamadığı şehir; Ordu’nun en büyük ilçesi Ünye. Tarihi çok eskilere dayanan bir yerleşim yeri olan Ünye, günümüzde de çevresine göre belirgin oranda fazla nüfusa ev sahipliği yapmaktadır. Bozulmamış sahilleri, yumuşak iklimi, kendine özgü çam ve çınar ağaçları, insanın iştahını açan mutfağı ve daha birçok özelliği ile cazibe ve yaşam merkezi haline geliyor Ünye.
Ünye, tarih boyunca farklı kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Ermeniler, Rumlar, Çerkezler, Gürcüler ve Türkler bu güzel şehrin sokaklarında kardeşçe yaşamışlar. Öyle ki denizin içindeki Aya Nikola Kilisesi kalıntıları, Yalı mevkiinden Çakırtepe’ye uzanan eski Rum evleri, Roma ve Pontus medeniyetlerinden kalma tarihi 10. yüzyıla dayanan Ünye Kalesi, Kadılar Yokuşu'nda muhteşem bir seyir zevki sunan Osmanlı mimarisi örnekleri, mutfaklarda hâlâ buram buram tüten Gürcü yemekleri bunun en güzel kanıtıdır.
İlçemizin görülmesi gereken güzelliklerinin başında Çamlık gelir. Gören herkesin büyülendiği, kendine has yeşili ve koyları ile ziyaretçilerini hayran bıraktığı, sincapların daldan dala koştuğu, kuş sesleri içinde huzurlu bir yürüyüş yolunun olduğu hele ki güneşin batışında ortaya çıkan harika anlar ile fotoğrafçıların bir numaralı durağı haline gelen Ünye’nin bozulmamış en değerli güzelliği Çamlık.
Diğer bir doğal güzellik olan Asarkaya Kent Ormanı, şehrin doğusunda yüksek bir tepede yer alır. Ormanda harika bir yürüyüş yolu vardır. Ayrıca Ünye İskelesi de halkın sıkça ziyaret ettiği noktalardandır. İskeleden kalkan gezi amaçlı tekne turları, tarihi Burunucu Yarımadası ve Çamlığı, ziyaretçilerine denizden görme imkânı verir.
Ünye misafirlerine dört mevsim içinde yapılabilecek aktiviteler sunmaktadır. Ünye kültür yolu ile şehir içinde gezilebilecek 19 nokta bulunmaktadır. Tarihi yerleri bisikletle gezip eşsiz manzaraların tadını çıkarabilirsiniz. Bu manzaralardan birinin hikâyesi şöyledir: II. Abdülhamid zamanında Japon İmparatoruna iade-i ziyaret maksadıyla İstanbul’dan Yokohama Limanı’na, Osmanlı Devleti’nin en gözde gemilerinden Ertuğrul Fırkateyni yollanır. Mürettebatın içinde Ünyeliler de vardır. Gemi Yokohama‘da üç ay kaldıktan sonra dönüş yolundaki kazada batar ve mürettebattan 587 kişi hayatını kaybeder. Bu olayın ve hemşehrilerimizin anısına Türkiye’de ilk ve tek olan Türk – Japon Dostluk Anıtı Ünye’mizin en güzel yerlerinden Burunucu mevkiinde, denize hâkim ve sıfır noktasında yapılmıştır.
Bakırcılık Ünye’nin önemli gelir kaynaklarındandır. Ünye’deki Türklere, Rum ve Ermenilerden kalma çok değerli bir zanaattır. Her ne kadar bakır dövmeciliği ve işçiliği başka bölgelerimizle anılıyor olsa da bu alanda Ünye’nin de hatırı sayılır bir yeri vardır. Ünye’ye gelenlerin kulaklarına Bakırcılar Arastası’nda hâlâ bakır döven ustaların çekiç sesleri gelir.
Şehrimizin bir başka geçim kaynağı da fındıktır. Ünye’de yaşayan halkın çoğunluğunun fındık bahçesi vardır. Ağustos ayı boyunca fındık toplama, patoza verme, kurutma ve satış işlemleri devam eder. Gençler hasat zamanını değerlendirerek fındık işçiliği yapar ve harçlık biriktirir. Ev hanımları da fındıktan kazandıklarıyla bir takım eksiklerini alırlar. Kısacası fındık mahsulü ilçemize ekonomik anlamda can verir.
Gelelim Ünye mutfağına… Karadeniz sahilindeki birçok yer gibi Ünye’nin de pidesi çok meşhurdur. Karalahana çorbası, pancar sarması, turşu kavurması, sütlücan kızartması, çalıların arasından toplanan ve bazı yörelerde diken ucu diye bilinen melevcan kavurması, Gürcü kavurması en sevilen yemeklerdir. Bir de kurutulmuş etli kırmızı biber, bolca kavrulmuş fındık, ceviz, kinzi ve reyhan başta olmak üzere kullanılan çeşitli baharatların karışımı ile oluşan biber tuzumuz vardır ki tadına doyum olmaz.
Ünye’yi anlatıp Ünye taşından bahsetmezsek olmaz. “Kırmızı Ünye Kireçtaşı” olarak da bilinen bu taşla yapılan binalar yazın serin, kışın sıcak olur. Ünye taşı 1100 derece sıcaklığa dayanabilir. İstanbul Çamlıca Camisi’nde, Yeditepe Üniversitesinin yerleşkesinde, ülke genelinde birçok cami ve binada kullanılmakla beraber yurt dışındaki bazı eserlerin yapımında da kullanılmıştır.
Ünye’de çıkarılan, ilaç üretimiyle kozmetikte de kullanılan kilden ve sadece Ünye sahilinde bulunan manyetik kumdan da söz edelim. Ünye sahillerinde bulunan siyah manyetik kum ve kil son zamanlarda şehrimizin sağlık turizmi ve alternatif tıp alanında parlayan yüzü olmuştur.
”İndik Urum’a kışladık Çok hayra şer işledik. Oney oldu son durak Göçtük Elhamdülillah”
Yunus Emre’den söz etmeden Ünye’yi anlatmış sayılmayız.
Doğum ve ölüm tarihi tam olarak bilinmese de 13. yüzyılda yaşamış bir Türkmen dervişi olan Yunus Emre’nin son durağının ve kabrinin olduğu yer olarak Ünye’deki Şeyh Yunus Emre Tepesi söylenir. Yunus Emre, Anadolu’da öylesine çok sevilmiştir ki Anadolu halkı onu adeta bağrına basmış ve bu sebeple de Eskişehir’den Afyon’a, Erzurum’dan Manisa’ya pek çok şehirde mezarı olduğu iddia edilmiştir. Bu bir nevi onu sahiplenme duygusunun yansımasıdır. Daha önce adı “Şeynuz” veya “Şeyh Yunus” olarak bilinen tepe, rivayetlerin işareti üzerine Şeyh Yunus Emre Tepesi olarak adlandırılmıştır. Yukarıdaki dörtlüğün değiştirilmiş olma ihtimali olsa da Ünye halkı, Yunus Emre’yi her zaman sahiplenmiş, şiirlerini ezberlemiş, öğretilerini şiar edinmiştir.
Burası Karadeniz’in güzel ve kendine özgü ilçesi Ünye.Hekimoğlu türküsüne de konu olmuş bu kadim şehir, bütün misafirlerini sevgiyle, saygıyla ve samimiyetle bekler. Siz de gelin ve 1461 yılında, seferden dönen Fatih Sultan Mehmet’in “bir gölgelik olsun” diyerek kendi elleriyle diktiği ve şu an gövdesi 9 metre, boyu 30 metre olan 556 yaşındaki çınar ağacını selamlayarak geçmişe yolculuk edin.
Elif ÖZDEMİR | Matematik Öğretmeni | Puset Polvan Ortaokulu