HERKESİN BİR SENİ VAR
Bilir misin Buğulu vakitlerin
Neden ışık hüzmelerini kaçırdığını geceden?
Erimeyen bir mumu,
Yıllar sonra koyarsın şamdana. Tutuşur içindeki yangınlarla, Verirsin yorgun omuzlarını,
Yağmur damlalarıyla çınlayan cama. Ve bir de keman
Ağlıyorsa en içli tınılarla,
Mekânın seninle yok olur zamanda, Yelken açarsın uzaklara.
Divit tutulmayı bekler, Kağıt yazılmayı,
Yazılarak bitmeyecek bir yürekten, Yazılası neler geçer.
Yorgunluğa inat,
Direnir bir hayalin peşinde koşan gözler. Senin gittiğin, senin gitmek istediğin diyarda, Hep seni bekler.
Bir rücudur, bir sükûttur takındığın tavır, Yalnız kendi içinde inler.
Bunca zamandır
İçimin sokaklarında yalnız dolaşıyorum. Sadece ben dinliyorum, seni anlatan kendimi. Ve bilmem, bilemem
Sana dökülen bunca satırlardan Hangileridir ki bunlar?
Herkesin bir seni var, Herkesin bir kuyusu, Herkesin bir dağı, Herkesin bir çölü…
Yollarına sarı yapraklarla döküldüğü, Sabır ipliğine kelimeleri
İnci gibi ördüğü, Herkesin bir seni var,
Adını tek bir hecede gördüğü.
Kendi mananı bulduğun bir rüyayı Tadıyorsa hücrelerin,
Kendi mananı bulduğun bir hamurda Yoğruluyorsa içindeki cevherin,
Bil ki boynunu büken başaklara Rüzgâr hep onu fısıldar.
Serendip kıyılarında,
İlk hikâye başladığından beri
Bütün dalgalar toprağa onunla koşar.
Hep bir bekleyişin adıdır bu. İçindeki gurbetin, Varamadığın sılanın adı.
Binlerce kez ölümün, Binlerce kez doğumun adı.
İşte söylüyorum
Bütün suskunlukların yerine. Bilsin kalabalıklar,
Herkesin bir seni var.
Ali ERTEKİN | Türkçe Öğretmeni | Kırıkkale Merkez Öğretmenevi ve ASO Müdürlüğü