BİR SANAT KARDEŞLİĞİ HİKÂYESİ
“Yerebatan” adlı bu şiir ile başlamıştı her şey. 2017 senesi İstanbul Bahçelievler Cumhuriyet Anadolu Lisesinde, Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde kurulmuş ilk Yaratıcı Yazarlık Kulüplerinden birinin temelleri atılıyor, hevesli öğrenciler birer birer kulübe kaydolmak için sıraya giriyorlardı. Tam o sırada eski İstanbul beyefendilerini andıran duruşuyla genç bir adam kapımızı çalmış, kendini tanıtarak 11-D’de okuduğunu belirtmiş ve solda gördüğünüz bu şiirini okumak istemişti. Kendisine verdiğimiz izin üzerine şiirini okumuş ve sınıfta bulunan biz öğretmen ve öğrencileri kendisine hayran bırakmıştı.
Emirhan’daki yeteneği ilk olarak bu şiir ile fark etmiştim. Bunun uzun seneler sürecek edebiyat başarıları silsilesi ve sağlam bir dostluğun başlangıcı olacağını sonraki yıllarda öğrenecektim. O sıralar okulumuzda Yaratıcı Yazarlık Kulübünü yeni açmış ve öğrencilerimize yazarlık dersleri vermeye başlamıştım. Emirhan’ın şiirdeki yeteneğini fark edince, kendisini kısa hikâye alanında denemesi gerektiğini, şiirsel üslubunun kısa hikâyede okuyucuyu daha çok etkileyebileceğini söyledim. Böylece o da kulübümüze ve çalışmalarımıza katılmaya başlamıştı.
Birlikte, hem kulübümüzün açıldığı ilk sene olan 2017’ de hem de sonraki senelerde birçok edebî çalışma ve proje yaptık, çeşitli yarışmalara katıldık. Kendisi ilk sene kulübümüzün başkanı oldu. Sonraki senelerde de kulübün onursal başkanlığını yaparak her daim kulübe katkıda bulundu. Liseden mezun olduktan sonra da kendisiyle dostluğumuz devam etti ve birlikte edebiyat alanında ürünler vermeye, fikir alışverişlerinde bulunmaya devam ettik.
Emirhan’ı, daha önce de belirttiğim gibi, başlangıçta şiirden düzyazı alanına çekerek kısa hikâyeye yönlendirdim. Kendi tecrübe ve bilgi birikimimi elverdiğince ona aktararak; hikâye teknikleri, yaratıcı yazarlık, yarışma süreçleri vb. konularda yönlendirici oldum. Daha sonra ona üniversite seçimi yaparken de rehberlik ettim. Yetenekleri hayalleri doğrultusunda İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü seçmesine vesile oldum.
İkimizin de edebiyat serüveni başlangıçta çok zorlu aşamalardan geçti. Ben o kulübü, Almanya’ da yüksek lisans düzeyinde oluşturulmuş bir yazarlık akademisini kazanan, fakat vize problemi yaşadığı için bundan feragat etmek zorunda kalan bir öğretmen olarak kurmuştum. Emirhan ise, yeteneği fark edilmeyen bir öğrenci olarak karşıma çıkmıştı. Kısacası ikimiz de sıfır noktasında başlamıştık. Başlangıç senemizde kulüp olarak henüz bir başarımız yoktu ancak daha sonra Emirhan ilk girdiği yarışmada “On Yıllık Resim” adlı eseriyle Türkiye ikincisi oldu.
Hatta yarışmaya gönderdiğimiz metni teknik nedenlerden ötürü gecikmeli olarak göndermemize rağmen pes etmemiş ve sonunda yarışmaya kabul edilmiştik.
Onun kazandığı bu ikincilik, kulübümüzün ilk başarısıydı. Bundan sonra, farklı yarışmalarda farklı öğrencilerimizle kazanacağımız İstanbul altıncılığı, Türkiye birinciliği vb. birçok dereceye emsal teşkil etmiş, ilham kaynağı olmuştu.
Emirhan ise bir önceki başarısıyla yetinmeyerek, öğreniminin son senesinde birlikte katıldığımız, yurt dışında düzenlenen bir yarışmada da başarı elde etmişti.
O, Amerika’nın New Jersey eyaletine gitti, bense Almanya’nın Hamburg Eğitim Ataşeliğine Türkçe ve Türk Kültürü Öğretmeni olarak atandım. Her ne kadar ikimiz de meslekî açıdan yabancı dillerde ilerlemiş olsak da Türk edebiyatı alanında kendimizi geliştirmeye ve güzel dilimiz Türkçeye olan katkılarımızı sürdürmeye devam ettik. Emirhan, Türk edebiyatına kazandırmak istediği romanı üzerindeki çalışmalarına hâlâ devam ediyor. Bense ilk görev senemde, Hamburg’ ta bir meslektaşım ile bir çocuk tiyatrosu kurdum. Daha sonra öğrencilerle çektiğimiz kısa filmimizle katıldığımız yarışmada eyalet ödülü aldık.
Gelecek için, Emirhan ile Türkiye’de ulusal bir edebiyat dergisi çıkarma hayalimiz var. Kim bilir, belki bu düşümüz de günün birinde gerçeğe dönüşür?
Oğuzhan Turgay ÖZDEMİR | Türkçe ve Türk Kültürü Öğretmeni | T.C. Hamburg Eğitim Ataşeliği